OTTOMAN KONAK

Kerme Ottoman Konak, böyle güzellikleri bir arada yaşatabilen Akyaka kasabasının Azmağın(nehirin) en geniş yerinde konuşlanmış olup, yürüyüş yolu ile denize(Kerme'ye) 10 dakika, Azmak(nehir) yoluyla 5 dakikadır...

Kerme Ottoman Konak, arkasında karayolu, yanında zakkumlu yaya yolu, önde yeşilin Azmağa uzandığı hışırtılı sazlıklarla sınırlandığı bir alanda konuşlanmış olup, yapı Selçuklu, Osmanlı ve Türk mimarisinin yorumlanmasıyla tasarlanmış bir kültür yapıtıdır...

Türkiye tarihinin yakın geçmişinde ulusal mimarimize katılımcı olan selçuklu ve Osmanlı kültürlerini yapı bünyesinde sergileyen Kerme Ottoman Konak, mimarlık dünyasına, turizm dünyasına Akyaka kasabasına sunulan bir eserdir..!

Ulusal mimarimizin biçimlenmesinde önemli katkıları olan Osmanlı yapıtlarında konaklamalarda kullanılan “HAN” (duraklama, konaklama, dinlenme ve yatım evi) planlamasının şeması olan orta avlu anlayışı tasarımın ana ilkesi olmuş olup, odalar bu avlu çevresinde yer almıştır. Odalara girildiğinde ırkımızın önemli değer yargılarından olan mahremiyet sağlanmış olup, odalardan çıkıldığında tüm sosyal mekana dahil oluşlarıyla da kültürümüzün sosyal kaynaşımının değerleri de yaşatılmıştır...
Kitlede geleneksel yerel malzememiz olan taş, ahşap, beyaz beraberliği, birbirlerini boğdurulmadan kullanılmış olup, motiflenmeleri yerel mimarimizin yorumlanmalarıyla oluşturulmuştur...

İlimiz Muğla, ilçemiz Ula anonim mimari örneklemelerinin en belirgin özelliği olan baca, ahşap saçaklar ve kırmızı oluklu kiremit kullanımı aynen kopyalanmış olup, saçaklar bir yorumla şekillendirilmiştir...
Cephelerde 8 adet kabartma çini Osmanlı padişahlarının görüntüleri sergilenmiş olup, bu padişahlar Osmanlı tarihinde önemli yeri olan isimlerdir.”II. Murat, IV. Murat, Fatih Sultan Mehmet, Orhan Gazi, Yıldırım Bayezit, Osman Gazi, Abdülhamit, Abdülmecit”...

Cephelerde Osmanlı motiflerinin yanında Selçuklu yapıtlarının önemli ögelerinden olan İznik el yapımı 8 adet çini zanaatına da yer verilmiş olup, kitlenin resimlenmesinde Osmanlı ve Selçuklu kültürleri yarıştırılmadan sergilenmişlerdir...
Ahşap işçiliğinin yerel motiflerinin yanında cephelerde kullanılan eli belindelerde (payanda, göğüsleme) Türk Oymacılık sanat zanaatına yer verilmiştir...

Ulusal Türk mimari dilimizin.vazgeçilmez unsuru cumbalar(çıkmalar)Osmanlı oyma motifleriyle ve Osmanlı kafesi ile süslenmiştir...

Cephelerde kullanılan taş ve söveler ören taşı olup, yöremizin malzemesi, yöremizin örgü ve detay oluşumları özenle kullanılmıştır...

Ön cephede yer alan yüzme havuzu bina ile iç içe planlanmış ve avluya bakan kısmı tamamen cam ile şeffaflaştırılmış olup, avlu yaşamına plastik bir katılım, akvaryum ile de görsel yaşam uyarlaması hayata geçirilmiş olup, ulusal mimarimizin çağa uyarlanmasının örneklenmesi sağlanmıştır...
Tamamen yerel bitki ve çiçek örtüleriyle tanzim edilmiş olan peysaj-yeşil çalışmaları yöremizin dağ taşlariyle süslenmiş böylece yapımdaki yerellik ilkesi yeşil dokuya da yansıltılmıştır...
Tüm balkonların ahşap tırabzanları çiçeklendirilmiş olup, bölece oda içine kadar yeşil dokunun sokulmasıyla ırkımızın insanı sevme, hayvanı sevme, yeşili sevme kültüründen bir alıntı oluşturulmuştur.

Çok çeşitli canlı türlerinin çevresinde yaşadığı konakta bir de küçük köpeğimiz de kültürümüzün bir hayvanı sevme çerçevesinde bir katılımcılık yapmaktadır...
Arka yol girişinde; eski yapılardan kopyalanmış motifli dövme demir korkuluklar ve yol giriş kapısından girildiğinde çiçekler arasında oturmalara yer verilmiş olup, bir diş avlu , bir dışa dönük önce ulaşılan dış veranda yaşam kültürü sunulmuştur...
Konağa, Anadolunun, birçok yerleşim bölgesinde biçimlenişleri yörelere göre değişim gösteren bir ahşap “Yol Kapı” dan girilir. Bu yol kapı, iç avluya açılan, yerel motifler ile işlenmiş olup, adı “Kuzulu Kapı” dır. İki büyük kanattan oluşan bu yerel büyük avlu kapımızın içinde iki küçük kapı daha mevcuttur. İki büyük kanadın açılması ile kuzular veya hayvanlar avluya dahil oluşları sağlandığı için bu avlu kapısına yerel yapıda “KUZULU KAPI” adı verilmiştir. Bu kapının kanadının içinden açılan küçük kapılar insan geçişleri için olup, yüksekliği 140-160 cm ölçeğindedir...! İnsanların bu yol kapıdan haneye girişlerinde haneye saygı eğilmesini mecburen yapmak zorunluluğunu yaşarlar... Bu eğilme hanenin mahremiyetine, hanenin saygınlığına, hanenin manevi olgusuna verilmiş bir değerdir. Avlu çıkışında da aynı alçak kapıdan çıkılır ve girişte mecburi uygulanan, küçük kapının 20 cm ile 30 cm arasında değişen tekmelikten ayak kaldırılır baş eğilerek geçilebilir ki bu da uğurlama geleneğin bir biçimi olarak yansır. Kuzulu kapılar Türk sokaklarında yüksek duvarlar ile çevrili yolların önemli süsleyicileridir. Çok işlemeliler zengin evini sokaktan tarifler, az işlemelileri orta hallileri sokaktan tarifler, işlemesiz olanları da fakir evleri sokaktan tarifler. Kuzulu kapılarda çağrı zili yerine kapı tokmağı, kapı elciği küçük keçi çanı, kuzu çanı(kuzu zili) takılır. Yüksek avlu duvarının geçidi gibi duran “KUZULU KAPI”lar; bazen ahşap şaçak bazen taş saçak bazen de beyaz badanalı üzeri kiremitli korunakla süslenirler. Ottoman Konak'ta, Kuzulu kapı ahşap saçak, kırmızı kiremitli saçak üstü kaplama ile yerel doku anlayışı kullanılmıştır.
Anonim mimarimizin önemli tarifleri arasında yeralan, tüm duvarların beyaz badanalandığı (beyaz temizliğin tarifidir) yapıtların örneklenmesini Ottoman Konak'ta dış mekanda olduğu gibi iç mekanda da yaşatarak mimari dilimizin bu kültürünü de Ottoman Konak buluşturmuştur...
Kuzulu kapının küçük girişinden iç avluya dahil oluşunuzda; iç avlu-havuz-yeşil-azmak ve sazlıklar sıralamasını gözleterek geniş ufuk verilen kabulde mimari dilimizin V. asırdan miraslanan İznik çinileri ile tanışacak ve kültürümüzü bir kez daha alkışlayacaksınız...

“Bir yapının gerçeği döşeme ve duvarlarında değil içindeki boşluklardadır.” anlayışımın tariflemesini yansıtan iç avlu, beyazın zaman zaman ahşaba yenildiği, aralarına İznik çinilerini alarak kaynaştıklarını, Selçuklu, Osmanlı motiflerinin yorumlarıyla izleyebilecek, yaşayabileceksiniz...
Orta avluya açılan 18 odanın yanısıra Azmak, sazlık, Göova ovasının panaroması ile Gökova'yı göleyebileceğiniz veranda; eski Türk konaklarının mobilyaları ile döşenmiş eski altın varak büyük taş ayna ile bütünleştirlmiştir. Avlu beyaz duvarlarını süsleyen duvar panoları, genç kızların genç kızlıktan kadınlığa geçiş rüyalarını, heveslerini, ideallerini, heves dolu mutluluklarını, endişelerini, yaşayarak göz nurlarını gecelerle paylaşarak, ürettikleri; emek, ruh, korku, endişe, güzel beklentiler dolu iğne oya çeyiz hazırlık el işleri sergilenmekte ve bu sergi gelenek ve göreneklerimizin bu çağda da yaşadığını izleyebilecek, oya motif kültürümüzle tanışacaksınız... Bu çeyizlerin evlenme öncesi birikimleri; fakirlerin tahta sandıkta, orta halliler için teneke kadife kaplı sandıkta, zenginler için oymalı sedef kakmalı halı motifi el dokuma kumaş ile süslenmiş sandıklarda bohçalanırlar. Sandık örneği, bu geleneğin kırmızı kadifeli tenekeli örneği de kültürümüzün bu açısını tanımlama adına avluda teşhirlenmiştir. Bu çeyizler evlenme gününün öncesi halka açılır tanıtılır sergilenir... Takdirler taltifler beklenir... Evlenme merasimi-düğün- sonrası “çeyiz” adını verdiğimiz sandıkla beraber göz yaşları süslemeli kız, oğlan evine gönderilir... Uğurlanır... Sonrası, bu çeyizler çok kullanılır mı?, az kullanılır mı? hiç kullanılmazmı...? Bu evlilik rüyasının tablosundaki mutsuzluk, mutluluk ölçeğini ifadelendirir... İşte bu senaryoyu, beyaz duvarlarımızı süsleyen el işi çalışmalarında yaşayarak bu kültürümüzle de tanışabilecek, irdeleyebilecek, alkışlayabileceksiniz...'

Kuzulu kapı iç avlu girişinde oluşturulan oturma birimleri, konsoluyla beraber; Osmanlı konaklarının yaşam-misafir- köşelerini yaşayabilecek ve Osmanlı mobilya kültürümüzle tanışacaksınız...

Bir Osmanlı Konağı iz güdümüyle tasarlanan Kerme Ottoman Konak tesisimizde; müşterileri misafir anlayışı ile ağırlama, uğurlama kültür içeriği olan resepsiyon anlayışı bir konak sahibi veya sahibinin çalışma masası tarzında yapılmış ve bu masa Akyaka kazılarında çıkmış sütun başlıklarında sık görülen M.Ö.III. Yüzyıl mermer işçiliği motiflenişi kopyelenmesi ile sahip olduğumuz ahşap atölyemizde bir Antepli oymacı ustamızın 2 aylık el becerisi ile yapılmış olup, eski tekniğimiz olan Gomalak cila ile eskitilmiştir... Oyma motifimiz oyma kültürümüzü hala devam ettirebilen bizim ırkımız, milli değerlerine sahip çıkabilen nadir ülkelerden olduğunu görebilecek, gözleyebileceksiniz...

Kuzulu kapı girişinde duvarları süsleyen; el iş panolarının yoğunlaştığını gözlerken sadece 2 adet yağlı boya tablo ile göz göze geleceksiniz... Tablonun birisi; Denizli Yatagan köyündeki 95 yaşındaki bir ayakkabı ustasına, İkinci tablo bir ressamımıza aittir...
Türk el sanatlarının herbir köşede sergilendiği el yapımı ürünlerin arasında; eski telefonlar, eski mobilyalar, eski gramafon, kök boyalı halı kilimler, bakır çalışmaları ve hatta 200 yıl öncesine ait örme hasır koltukları bile gözleyebilme, irdeleyebilme olanakları sunulmuş olup, bu çalışmalar Türk ustalarının emeklerinin, kültürlerinin tanıtılması amacı taşınmıştır...
Ulusal mimarimizde ahşap tavanlar, ahşap tavan işçilikleri, ahşap tavan motifleri; her bölgenin, her yörenin, her yapıtın, özü değişmeyen, detaylarda değişimler gösteren birer sanat eserleridirler. Zengin evi tavanları, fakir evi tavanları, Muğla ili anonim mimari ürünlerinin tavanları, Ula konağımızın tavan motifleri, Milas evlerinin tavan motifleri, taa ki Topkapı Sarayı tavan motiflerinden alıntılarla bu zengin ahşap tavan işçiliğinin tanıtım amacıyla çeşitlendirilmiş olup, bu kültürümüz de sergilenmiştir.

Orta avluda düşünülen ve konumlandırılan internet köşesi ve kütüphane, Türk kültüründe araştırma yapmak isteyenler için oluşturulması amaçlanmış, bir süreç içinde doyuma ulaştırılarak kültürümüze ilgi duyanlara, yöremizi tanımak isteyenlere, bir mercek oluşturacaktır...

Şark yaşam biçimimizi anlatım için yapılan ahşap köşkü, yerel el yapımı kumaşlarla minderlenmiş, bakır sinilerle sehpalanmış, el dokuma Mevlana yeşili halı ile tabanlanmış, vantilatörlerle serinletilmiş, boncuklu cami lambalarıyla aydınlatılmış, ahşap korkuluklarla çevrelenmiş, ahşap merdivenlerle çıkışlanıp inişlenmiş, tam bir Anadolu köşesi oluşturulmuştur. Bu köşe alçak oturma anlayışı ile bağdaş kurmaya(özel bir oıturma biçimi) uygun haliyle, nargilesiyle, bakacak mevkisiyle, el yapımı içeriğiyle bu kültürümüzü de kısmen yansıtmaktadır...
Oyun köşemizin langırtı, tavlası, satrancı, dama oyuınu gibi yerel oyun gereçlerimizle tanışıp heyecan duyabileceğiniz bir köşe de yaratılmıştır...

Botaniklendirilen iç avluda çağdaşlık katılımı ile jakuzi su masajı sağlık katılımında bulunmasının yanında, yine çağdaşlık içeriğinde küçük spor merkezi de oluşturulmuş olup, bazı evrensel alışkanlıklara da yer verilmiştir...

TV köşesinde babaanne koltuğuna gömülebilir; güncel yayınları okuyup takip edebilir ve Akyaka tanıtım belgeselini izleyerek yöremizin değerlerini tanıyabilirsiniz...

Orta avluda kahveci güzelinden Türk kahvesini tadımlayabilir, sera kahvaltı salonunda Türk sabahını yaşayabilir, İznik çinilerinin motiflendirildiği bankoda Türk çayı , Osmanlı kokteyli, Türk şuruplarını tadabilir, Türk şarabını yudumlayabilirsiniz... Akvaryumla sempatikleştirilen servis büfemiz, Türk lokumu, Türk fındığı, Türk fıstığı, Türk leblebisi, Türk nohutu, Datça bademiyle Türk rakısını tadabilir, pembe laflarla kırmızı dünyalara girebilir, maviler içinde serinleyip, yeşil duygularla huzurlanabilirsiniz...!
Osmanlı dünyasının simgesi lâledir. Selçuklu dünyasının simgesi karanfildir. Bu iki anlamlı çiçeğimiz vitraylarımızda, oymalarımızda, örtülerimizde, duvarlarımızda, çinilerimizde zaman zaman sarmaş dolaş kullanılmış ve bu tarihimize kazınmış simgeler konağımızın süsleyicileri olmuştur...
Tavanlar; ahşap Türk motifçiliğini sergileyen, tabanları; yörenin geçim kaynaklarından olan zeytin ağacı ile kaplanmış, ak duvarlarını el işi panoların süslediği, penceredeki ince perdenin bile Osmanlı süreci imalatı orijinal el dokuması askılanmış, girişin Tırabazan(özel ahşap korkuluk) ile ayrımlaştığı, dolapların oymalandığı, bacaları siyahlanmayı bekleyen şöminelerimizle, Selçuklu motifleriyle oyalanmış kadife örtülerimizin renklendiği, balkonların çiçeklendiği, banyoların yerel mermer traverten ve iznik çinisiyle tablolaştırıldığı, el yapımı Osmanlı spotlarıyla aydınlanan banyoların ayna tavanıyla boyutlandırıldığı bataryaların el yapımı olup eskitildiği, odalarımızın iç dekorasyonu herbiri farklı tasarlanmış ancak öz yerellik, öz bölgesellik, öz milli çizgimizden uzaklaşmadan döşenmiş 18 oda çeşitlememiz misafirlerine huzur, kültür, bilgi aktarımı niteliği ile kültürel olgularımıza katılımcı olmaları gayreti izlenebilecektir...
Yapay malzeme kullanma yasağı içeriğinde tüm sosyal mekanlar, yerel mermer türleriyle halılaştırılmış; böylece mermer türlerimiz, tarihsel kullanım konumunu korumuş, biçimlenişleri eskitilmeleriylede çağın gıcırlığından uzaklaştırılarak eski doku motivize olguları ile kültürel katılımcılığa Ottoman Konak'ta girmiştir...

İşletimde eve misafir kabulü geleneğimizin sergilemesi amaçlanan Ottoman Konağımızda üretenlerle iç içe, hep birlikte aynı sofrada, aynı çatı altında, aynı güzellikleri paylaşarak yeni bir yaşam biçimi sunulacak olup bu vesile ile Türk yaşam kültürünün dünya tanıtımı hedeflenmiştir..!

''Herbir köşenin incelendiğinde farklı detaylarla kültürümüzü yansıttığını görecek, yaşayacak, anacaksınız...''

Kaleminizle... Fırçanızla... Kemanınızla gelip, Ottoman Konakta misafir olup, damak tadı ile keyiflenebilirsiniz....

“GÜZEL AKYAKA'YI GÖR, GEZ, OTTOMAN KONAKTA MİSAFİR OLMADAN GİTME!”

 

 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder